1 Mar 2025
Aylin Dağsalgüler
Bu yıl ‘aile yılı’ ilan edildi. Haberlerde, sosyal medyada muhakkak denk gelmişsinizdir. Daha çok evlenilsin, daha çok çocuk doğsun diye bir dizi teşvik açıklandı. Google’da ‘aile yılı’ yazarak arama yapıldığında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın web sayfasından resmi açıklamanın bir kısmı öne çıkıyor: “Kadını, erkeği, çocuğu, genci, yaşlısıyla ailelerimizi bir sevgi ve güven limanı olarak inşa etmek hayati bir önem taşımaktadır. Bu nedenle 2025 yılını Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Aile Yılı ilan ettik. Amacımız, ailelerimizi günümüzün tehlikelerine karşı daha dayanıklı kılmaktır.” Sadece 30 yaş altı ve ilk evliliğini yapacak gençlere vadedilen bu teşvikler sonrası 150 bin TL krediyle sevgi ve güven limanı kurmak isteyenler muhakkak olacaktır. Kadını aileden bağımsız düşünemeyen devlet erkleri de yılın ilk ayında 33 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, 32 kadının ölümünün de şüpheli olduğunu kayıt altına almıştır elbette ama güncel veriler Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan.
Devlet aile kurmamızı teşvik ederken RTÜK de geçtiğimiz yıllarda ekranlardan izdivaç programlarını kaldırdığı için pişman olmuş mudur acaba diye düşünüyorum. İzdivaç programları kalkınca gündüz kuşağında neredeyse tüm ana akım kanallarda bir ‘Müge Anlı’ var ve geçtiğimiz aylarda bu durumdan pek de memnun olmadıklarını gösteren kararlar yayınladı RTÜK. Devlet, vatandaşının parçalanmış ailelerinin cinayetlerini, tacizlerini, skandallarını ekranda görmek istemiyor. Kedi videosu dışında haber de görmek istemediklerini açıkça ifade etti RTÜK Başkanı ama o konu ayrı bir yazıyı hak ediyor. Ekranda talibini arayanlar belki şimdi daha makbul vatandaş olurdu. Ama kör talih, ekranda buna yer yok. Neyse ki diziler var, çeşit çeşit hikayelerde temsili aileler izliyoruz. Bize hayal kurdurtan, aile kurmaya özendiren veya tam tersini yaratan aileler. Bu hafta bu temsili ailelerden birkaçını sizinle paylaşmak istiyorum.
Televizyon ekranında izlediğimiz dizilerde aile temsili olarak hep kutsal olandır. İçinde intikam, entrika, kötülük de olsa aile bireyleri birbirini hep affeder. Ailede kollar kırılır, kalpler kırılır ama birbirine sırt çevrilmez. Ekranların üç sezondur en çok izlenen ailesi Ünal’larda da durum aynı. Kızılcık Şerbeti Ünal Palas’ta herkesin aile kurmasını isteyen ve tüm aile bireylerinin de aynı evde yaşamasını bekleyen Pembe Hanım, en sıkıntılı zamanlarında, kriz anlarında bile bu duygusunu saklamıyor. En son oğlu Fatih’e ‘sizin eve de sıra gelecek’ diyerek düzenleme çalışmalarını devam ettireceğini söylüyordu. Fatih vurulunca yine Ünal Palas’a döndü, iki bölüm sonra da Doğa’yla evlenirler zaten. Dizide farklı ilişki modelleri ne kadar denenirse denensin herkes Pembe Hanımın dediğine geliyor. Hatta evlenmeden çocuk doğurmaya kalkan Alev öyle bir öldü ki, bekar anne olma olasılığı da öldürüldü dizide. Pembe Hanım yine haklı çıktı.
TÜİK’in güncel verilerine göre ülkede boşanma oranı artmış. Nüfus oranına göre boşanmanın en çok olduğu il İzmir. Kızılcık Şerbeti’nin en çok izlendiği il de İzmir. Arada elbette bir bağlantı yok. Ama bazı tesadüfler gülümsetiyor. Pembe Hanımın evlilik baskısı işe yaramıyor belki de.
Ekranlarımızdaki diğer bir ünlü aile de Şakir Paşa Ailesi. İçinde mucizelerin de skandalların da saklı olduğunu biliyoruz, bilmediğimiz ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu. Bunu düşünürken izleme keyfinin arttığı ise bir gerçek. Kayınpederine aşık gelin hikayesinde evinin huzurunu her şeyin üstünde tutan Şakir Paşa ideal aile babasına dönüşüyor, tam da aile yılında.
Aile yılının en makbul dizisi Sandık Kokusu olabilir. Dizide neredeyse herkes yaralı ama bir yandan da seviyor, seviliyorlar. Finale doğru ilerlerken mutlu sonlar evlilikle taçlandırılıyor. Hikayedeki katilleri, mafyaları, zorba kocaları çoktan unuttuk.
Bir de aile kurmaya niyet eden kahramanlar var. Meşhur Gassal da evlenmek istiyor, korkarım evlilik teşviki almak için yaş haddinden dışlanacak. Belki o da vazgeçer, ben ölürsem aile ortada mı kalacak, karıma kocası olmadığı için eksik mi diyecekler diye düşünür.
Televizyon ekranı her şeyi gerçeğinden koparıp -mış gibi göstermeye başladığında aile kurumu da bundan nasibini alıyor elbette. Mutluymuş gibi, şefkatliymiş gibi, kucaklayıcıymış gibi yapan aileler büyük evlerde, büyük arabalarda, büyük dertlerle yaşıyorlar. Oysa gerçek hayat daha basit ama daha zor. Aileyi korurum ama İstanbul Sözleşmesi’ni iptal ederim diyenlere karşı canice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin adalet karşısında ‘o kadar da cani değil’ denilerek aldığı cezanın haksızlığını Zehra Çelenk geçtiğimiz hafta yazmıştı. Eminim bu kararla ilgili haberler izlemişsinizdir. Ama bundan sonra izleyebilir miyiz emin değilim, arzu edilen ‘olumlu olaylar’ bulunamazsa haber bültenleri olur mu ondan da emin değilim. Uzak Şehir dizisindeki en renkli karakter Kadir’in dediği gibi “küfür yiğidin yürek yelpazesidir” ve bazen elimizden başka bir şey gelmez. Yine de herkese iyi seyirler dilerim.
* Bu yazı 12 Şubat 2025 tarihinde Gazete Duvar’da yayınlanmıştır. https://www.gazeteduvar.com.tr/aile-yilinda-ekrandaki-aileler-makale-1756291