Bahar Bülteni

Bahar Bülteni

2 May 2025

Can Zeren*

Lâleler görevini tamamlamış. Fotoğraflar çekilmiş güneşli Pazar günlerinde. İşçiler kamyonetlerle çoluk çocukla gelmiş lâleleri sökmeye. Lâleler solmuş. Parkta lâleler sökülüyor. Kırmızısı, beyazı, sarısı, pembesi. Gülhane’den Göztepe’ye. Bir parkta dolanıyorum. Çim biçme sesleri. Kepçeler. Beton mikseri dönüyor yan sokakta. Asansörlü bir taşınma daha. Lâleler battal poşetlerin içinde hâlen renkli. Lâleli battallar bitmiş parklarda…

***

Bu sırada jandarmalar “ters lâle” nöbetinde Hakkâri’de, Van’da, Şırnak’ta…[1] Ters lâle’ye “ağlayan gelin” deniyormuş halk arasında.[2] Kına gecesinde yüksek yüksek tepelerde ağlatılan gelinler gibi mi? Ağlayamadan ölen gelinler. Ağlatılan gelinler. Yalnızca gelin olarak görülen kadınlar, çocuklar. Ağlayan anneler. Anneyse makbul görülen kadınlar… Bakan sözleri akıyor alt yazıda: “Eğer çocuğunuz yoksa aile olamıyorsunuz, sadece karı koca oluyorsunuz[3] … “Tıp merkezlerinde planlı sezaryen doğum yasağı hakkında konuşan Memişoğlu, ‘Buralar hastane değil tıp merkezi. Siz tıp merkezlerinde planlı, davulla zurnayla sezaryen yapamazsınız’ dedi.[4] On bir topçu yürüyor santraya, “Doğal olan normal doğum” pankartıyla...

Gol atmış bir santrafor topu formasının altına geçirip hamile eşini canlandırırken baş parmağını emiyor… Jandarmalar ağlayan gelin nöbetinde Hakkâri’de, Van’da, Şırnak’ta… Ağlayan gelinler ve ağlanan gelinler… Sabahları gözyaşı gibi suyunu, nektarını akıtırmış ters laleler… Boynu bükük ağlayan bir yas çiçeği…[5] Hz. İsâ çarmıha gerilince ağlayan Meryem Ana’nın gözyaşları denirmiş Hıristiyanlar arasında...[6] İmparator tacı da deniyor. Fritillaria imperialis… Jandarmalar nöbette. Spotify’da Rahmi Saltuk çalıyor.

***

Fritillaria imperialis… Fritillus, Latince’de zar kupası…[7]

Tozlaşıyoruz… Yoksa, zar mı atıyoruz yaşamda? Zarsız hücre yok. Fırlatıldık mı bir kupayla?

5-3 geldi, penc ü se, severler güzeli genc ise… Tutulduk mu dü şeşlere?

Yine mi hep yek? “Bu da mı gol değil?” Ah Ofsayt Osman’ım ah…

Zar tutan iktidarın ellerine tutulmuşsa halklar, gönüllü kullar, şikayetler beyhude… “Herkes biliyor zarların hileli olduğunu” diyordu Leonard…[8] Çoğunluk susuyor be Leonard, hileli zarları bile bile… ya da bir yere kadar yetiyor nefesimiz… Herkes başına gelinceye kadar susuyor… Ateş düştüğü yeri yakıyor… Ya ateş her yeri sararsa? Eh! Sarmadı mı? Daha nereyi saracak?

***

Geri sarıyorum. Cohen şöyle söylüyor yeniden: “Herkes biliyor, geminin su aldığını, Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini.”

Peyk’e geçiyorum… İrfan Alış sesleniyor: “Çünkü kaptan korkar isyandan, fırtınalardan bile fazla…”[9]

***

“Ekranı kaydırıyorum. Tutuklanmış seçme ve seçilme hakkı akıyor… Çaresiz ifade özgürlüğü kılıktan kılığa sokuyor içerdeki başkanı… Che, Frida, Neo, Hulk… Niye sayıyorsam…”

“Papa da girmiş bin bir kılığa, yapay zekâ dindarlığında, elinden tutuyor başkanın, kayarlarken ekranda… Ve hemen yetişiyor onlara bir Papa Trump, hemen yanında Yıldız Savaşçısı Trump…”

“Mark’ın, Sam’in, Elon’un oyun parkında, top havuzunda debeleniyoruz lan... Bluesky’a göç etmeye başlamış palavralar… Mavi gökyüzünü göremezken içerdekiler…”

“Onu bunu bırak… Sence n’olacak? Tutacaklar mı adamı içerde yıllarca?”

“Tutamayacaklar! Sokaklar konuşacak!”

“Konuşuyor da n’oluyor sanki? İşine bak işte!”

“Sokaklar konuşacak!”

“Konuşacağız da… Ya biz de girersek içeri… Ya bizi de alırlarsa…”

“Ne diye içeri girmeyi göze alır ki insan? Bu ülkenin insanı için içeri mi girilir be! Ben zaten çalışma vizesi başvurumu bekliyorum. Kimse için harcayamam kendimi!”

“Küçük hayatlarımız ve büyük umutlarımızla kendi üzerimizde tepinirken bizim geleceğimiz için içeride birileri var, aziz dostum.”

“Bırak allasen!”

“En kötüsü de ne biliyor musun? Sen içeri girince arkanda kimse duracak mı durmayacak mı endişesi... Unutulacak mıyım korkusu…”

“Ben içeri girmeyeceğim, dudaklarımı oynatıp söylenenlere eşlik edeceğim.”

“Sokaklar kazanacak!”

“Hangi sokaktan bahsediyorsun? Sokak seni de yer!”

“Ne yani gece gündüz eylem mi yapacağız? Ben artık haber izlemiyorum. Kötü enerji çağırmak istemiyorum artık. Şimdi yeni bir diziye başladım, çok iyi gidiyor. Hadi, siz de izleyin!”

“Mücadeleye devam!”

“Neyin mücadelesinden bahsediyorsun! Hele ki herkes kendi derdine düşmüşken… Sönümlenir gider.”

“Değil mi! Hayat bu kadar güzel ve bu kadar kısayken, ekmek böylesine taze, çay böylesine demlenmiş, zeytinyağı böylesine delice kokarken ve bira bu kadar soğukken, vapurda rüzgâr saçlarını savurduğunda seni seyretmek varken, tam da terfi edecekken, tam da bölüm başkanı olmuşken, tam da mezun olmuşken, tam da nikah tarihi almışken, tam da çocuğu piyano kursuna bırakacakken, tam da beben ateşli hastayken, tam da yavru bir köpeğin varken, tam da bakman gereken hastan varken, tam da ayaklarına Akdeniz değecekken ve tek derdin kumlu terliklerinken, tam da hasat etmişken mahsulünü, tam da flört ederken parmaklar kavuşmadan hemen önce, tam da çocuğun doğacakken, tam da atama beklerken, tam da yeni iş bulmuşken, tam da basacakken kahkahayı, tam da tahlillerin çıkmış ve öleceğini öğrenmişken, tam da hayatın tam değilken ve hiç tamamlanmayacakken… tam da… tam da… tam da… Saat sabah altıda. Kapı çalmadı ve uyuyabiliyorsun. Evinde zincirlerinle… Elbette kiranı ödeyebiliyorsan… İçeride ve dışarıda herkes zincirleriyle...”

“Hay ağzına sağlık azizim! Ne diyordu Rousseau Émile ya da Eğitim Üzerine kitabında: ‘Tüm bilgeliğimiz kölece önyargılara bağlılıktan ibaret; tüm alışkılarımız yalnızca bağımlılık, sıkıntı ve baskı. Uygar insan kölelik içinde doğar, yaşar ve ölür. Doğuşunda bir kundak içinde dirilir; öldüğünde bir tabutun içinde çivilenir; insan şeklini koruduğu sürece, kurumlarımız tarafından zincirlenir.’[10] İşte böyle dedi Rousseau!”

“Eh! Fevkalâde! Sırasıyla pek Nâzım tonunda ve Rousseauca konuştunuz... Marx’cığımız ve Engels’ciğimiz de demiyor muydu ‘Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır.[11] diye... Peki nerede o işçiler? Nerede o kazanılacak dünya? İşte buyurun, ikinizin de dediği gibi şıkır şıkır zincirlerimizle buradayız!”

***

Ah şu haber bültenleri… Doldur zamanı, şefin ve patronun kafasına göre… Seyirci ne ister? Bazıları sıcak sever, bazıları soğuk… Haber bülteni kendini doldurtmaya zorlar. Hiçbir an boş kalamaz. İster istemez kendi mantığını, hızını, ritmini, değerini dayatır. Şimdi her yer bülten… Kişisel hikayeler, olan bitenler ve pek mühim kanaatler art arda akıyor ekranlardan…

***

Nereden çıkmış şu “bülten” dediğimiz şey? Önceki tarihlerde var olsa da Napolyon Bonapart döneminde önem kazanmış ve popülerleşmiş.[12] Napolyon, Büyük Ordu’suna dair cephelerden gönderttiği askeri bültenlerini bir propaganda aracı olarak kullanmış, kendi gündemi ve çerçevesiyle kendi olgularını ve görkemini parlatmış.[13] Bu bültenlerin de yayımlandığı bir gazete varmış: Fransız Devrimi sürecinde bir sembol ânı olan 14 Temmuz 1789’daki Bastille Baskını sonrasında aynı yıl 24 Kasım’da kurulan Le Moniteur Universel gazetesi… On yıl sonra, Fransız Devrimi’ni sona erdiren18 Brumaire darbesiyle Kasım 1799’da iktidara gelmiş Bonapart… İşte bu gazete, önce hükümetinin resmi gazetesine sonra da imparatorluğunun propaganda aygıtına dönüşmüş.[14] Moniteur isimli bu gazetede de yayımlanan Napolyon’un bültenleri kurum binalarının duvarlarına da asılmış, her yere dağılmış…[15] Sonunda o müthiş deyim halk ve askerler arasından çıkagelmiş: “menteur comme un Bulletin” yani “bir bülten gibi yalancı.”[16] Bir bülten gibi yalan söylemek…

***

Birden aklıma geldi… “Beni öyle bir yalana inandır ki, Ömrümce sürsün doğruluğu.” demişti Özdemir Asaf…[17]

Beni öyle bir yalana inandır ki, bir bülten gibi olsun… Kendi tacını kendi takan imparatorunki gibi… Bulletinum imperatoris. Uydurdum. Uydu.

Hatta bana o kadar çok şey söyle ki doğru yanlış kalmasın… Ömrümce sürsün bu sarhoşluk…

İşte Ekran! İzlemek, gözlemek anlamlarına gelen monitör bugün de yalan söylüyor.

Alçak Monitör… Yalancı Monitör…  Mantör Monitör…

***

Sahi! Daldım, gitti. Biz de burada bülten hazırlıyoruz. Fakat bizim bültenimiz yavaş bülten… Napolyon bültenlerinin hızla savrulan tırpanlarının arasında kendini korumaya çalışan hudayinabit otlarız, bitkileriz, çiçekleriz… Bizim bültenlerimiz günümüzün merkezsiz topyekûn savaşı sürerken cephelerimizden gelir. İletişimin her cephesinden… Sağlıklı bir iletişim ve iletişimin sağlığı için bir bültendir bu bülten…

***

Cepheler her yerdedir. İçeride ve dışarıda… İçimizde ve dışımızda… Bu bahar bülteni de cephelerimden bir derleme...

Kaynakça

[1] “Hakkari'de jandarma ters lale nöbetinde,” Diken, May 8, 2025, https://www.diken.com.tr/hakkaride-jandarma-ters-lale-nobetinde/.

[2] Hakkari İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, “Ters Lale,” T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, accessed May 11, 2025, https://hakkari.ktb.gov.tr/TR-158768/ters-lale.html.

[3]“Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan tepki çeken 'aile' ve 'çocuk' sözleri,” Cumhuriyet, April 25, 2025, https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/saglik-bakani-memisoglundan-tepki-ceken-aile-ve-cocuk-sozleri-2332188.

[4] “Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu: ‘Çocuksuz aile olamıyorsunuz’,” Medyascope, April 24, 2025, https://medyascope.tv/2025/04/24/saglik-bakani-kemal-memisoglu-cocuksuz-aile-olamiyorsunuz/.

[5] Firdevsi’nin Şehname’sinde geçen Siyavuş’un ölümüyle de ilişkilendirilir. Siyavuş’un kanından serpilen, gözyaşı döken çiçekler…  Bakınız:

https://www.visitiran.ir/attraction/plain-overturned-tulips-fritillaria

https://ifpnews.com/iranian-plain-abounds-with-snakes-head-flowers/

[6] Hakkari İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, “Ters Lale,” T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, accessed May 11, 2025, https://hakkari.ktb.gov.tr/TR-158768/ters-lale.html.

[7] Fritillus, zar kupası… https://en.wiktionary.org/wiki/Fritillaria

[8] Leonard Cohen, “Everybody Knows (Audio),” YouTube video, 5:37, posted by Leonard Cohen, November 18, 2014, https://www.youtube.com/watch?v=Gxd23UVID7k.

[9] Peyk, “Peyk - Köleler ve Kilitler (Babylon Studio Session 2015),” You Tube video, 4:07, posted by Peyk, July 10, 2016, https://www.youtube.com/watch?v=O349JejP5xE.

[10] Jean-Jacques Rousseau, Emile ya da Eğitim Üzerine, çev. Yaşar Avunç (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017), 13.

[11] Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto, çev. Tanıl Bora (İstanbul: İletişim Yayınları, 2018), 92.

[12] Joseph J. Mathews, “Napoleon’s Military Bulletins.” The Journal of Modern History 22, no. 2 (1950): 137–44. http://www.jstor.org/stable/1870882., 137.

[13] Jacques Olivier Boudon, "Un outil de propagande au service de Napoléon: les "Bulletins de la Grande Armée ". dans Jacques-Olivier Boudon (dir.). Armée, guerre et société à l'époque napoléonienne : actes du colloque organisé par l'Institut Napoléon et la Bibliothèque Marmottan les 17 et 18 novembre 2000, SPM, p. 241-254, 2004, 2-901952-46-1. ⟨halshs-03584129⟩

Jean-Paul Bertaud, « Napoléon journaliste : les bulletins de la gloire ». Le Temps des médias, 2005/1 n° 4, 2005. p.10-21, CAIRN.INFO, https://shs.cairn.info/revue-le-temps-des-medias-2005-1-page-10?lang=fr

[14] Encyclopædia Universalis, s.v. "Le Moniteur Universel," accessed May 10, 2025, https://www.universalis.fr/encyclopedie/le-moniteur-universel/.

[15] Napolyon bültenlerinin yayım, dağıtım biçimleri için bkz.

Didier Le Gall, “Le style de Napoléon, l'informatique au service de l'histoire,” Revue Historique des Armées, no. 205 (1996): 109, https://doi.org/10.3406/rharm.1996.4608.

Jean-Paul Bertaud, « Napoléon journaliste : les bulletins de la gloire ». Le Temps des médias, 2005/1 n° 4, 2005. p.10-21, esp. 16–17. CAIRN.INFO, https://shs.cairn.info/revue-le-temps-des-medias-2005-1-page-10?lang=fr

Nina Martyris, “Napoleon’s Chamber Pot: Propaganda and Fake News,” The Paris Review, February 26, 2018, https://www.theparisreview.org/blog/2018/02/26/napoleons-chamber-pot-propaganda-fake-news/.

[16]menteur comme un Bulletin” (mantör kom en bülten) ifadesi için bkz.

Jean-Paul Bertaud, « Napoléon journaliste : les bulletins de la gloire ». Le Temps des médias, 2005/1 n° 4, 2005. p.10-21, esp. 15. CAIRN.INFO, https://shs.cairn.info/revue-le-temps-des-medias-2005-1-page-10?lang=fr

Nina Martyris, “Napoleon’s Chamber Pot: Propaganda and Fake News,” The Paris Review, February 26, 2018, https://www.theparisreview.org/blog/2018/02/26/napoleons-chamber-pot-propaganda-fake-news/.

Clive Emsley, Napoleon: Conquest, Reform and Reorganisation (London: Routledge, 2014), 27. https://books.google.com.tr/books?id=DaMWAgAAQBAJ&pg=PA27&dq=napoleon+bulletin+menteur&hl=en&newbks=1&newbks_redir=0&sa=X&ved=2ahUKEwiHm4b33JmNAxVGcfEDHR_EOY4Q6AF6BAgMEAM#v=onepage&q=napoleon%20bulletin%20menteur&f=false

[17] Özdemir Asaf, “Bağlı,” Bütün Eserleri (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2021), 147.


*Dr., Öğretim Görevlisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi