İzlerin İzleri

İzlerin İzleri

25 Şub 2024

Can Zeren*

Patoloji boyaları. Taşlı yüzük hücreli karsinom. Kontrast maddeler. Patoloğun paleti şöyle seslendi: “İzlerin izleri, her şey bir izdir.” Okumakta olduğunuz metinde Cezayirli Fransız filozof Jacques Derrida’nın hayaletleriyle gezinerek yaptığım muhabbetlerin solgun izleri var. Yer yer parıldıyor. Taşlı yüzüğün parıltısı. Derrida pankreas kanserinden ölmüştü. Babam ise pankreasın hemen yanındaki sindirim organı, mide kanserinden. Birden klişe yorumlar başlamıştı. Kim bilir belki de doğru olan: “Çok içine attı, sıkıntılarını paylaşmadı. Midesine vurdu.” Sahi, iletişim dediğimiz hem içe atmalardan hem dışa atmalardan oluşmaz mı? İçe ve dışa atmalar izlerle doludur. 

“Her iz özünde vasiyet kabilindendir” diyor Derrida bir diyalogda [1]. Tıpkı her imzanın, her izin, her yazının yazarının mevcut olmadığı yerde “eylemeyi sürdürmesi” gibi [2]. Ve tıpkı son röportajında bir “ölümsüzlük çabası” olmadan, bıraktığı izin aynı anda hem ölümünü hem de ölümünden sonra “hayatta kalmasının” umudunu işaret etmesinden bahsederken dediği gibi: “...yazıda ölümümü yaşarım.” [3]

Biri birinden sonra hayatta kaldığında konu mirasa geliyor: “Sorumluluğa çağrı yapılmaksızın miras olmaz” [4] diyor Derrida. Hiçbir miras yoktur ki sorumluluğa çağrı yapılmasın. Elbette hayaletlerin eşliğinde. Hayaletler üzerimize çökerken belki. Ve yine Derrida: “hayatta kalma kendi içinde silinemez kesinin izini taşır.” [5] Biri birinden sonra hayatta kalınca bisturi izleri kalır terkedilmiş kağıtların üzerinde.

Kesi izi. İnsizyon. Cerrahi. 

Artroskopi. Endoskopi. Kamera. Ekran. Her bir bedende dünyalar vardır. 

Her bir neşter izi ve ardından dikiş izi. Kâğıttan başka bir kayıt yeridir beden. Cerrahın kayıtlandığı yer. Cerrahın yazısı. Cerrahi yazı. “Tamir” ettiği çapraz bağda eylemeye devam eder cerrahın izi. Diktiği Aşil tendonunda doğum lekeleri. Achilleus’un en güçsüz olduğu değil, yeniden doğduğu yer olur cerrahın izi. Kemoterapiye ara verildiği dönemde ameliyat yapmıştı babam. Cerrah ameliyathanede yaşadı. Ameliyathanede öldü. Ölmek, olmak oldu. Oluş. 

Yan etki. Kemoterapi. Kesinti.

“Yan etki olarak parmak uçlarında his kaybı yaşayabilirsiniz. Gömleğinizi iliklerken zorlanabilirsiniz” dedi onkoloji hemşiresi, cerrahın damar yolunu açarken. Cerrahın parmak uçlarının uyuşması. Bitterini, sütlüsünü yediğin günlerden sonra bir çikolata firmasının benzer ham maddelerle ürettiği takviye mamalarının zorunlu müdavimi olmuştu. Hastayken müşteri olmak. “Sağlığın gaspı” [6]. Kan sulandırıcı iğne gerekiyor. Subkütan… ya da iletişimciler iyi bilir: “Hypodermic Needle” [7] Kollarda, karında, bacakta ekimozlar. Hayır yakamoz değil. Ekimoz. Deri altı iğnenin gülleri. “Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yahut gül” dedi Yahya Kemal [8].

Ölümden sonrası [posthumus] Post-Humus: Toprak sonrası olmak. Topraktan geldik, toprağa mı gidiyoruz? Karıştığımız toprakta iz bırakmıyor muyuz? Belki bir ağacın, bir bitkinin köklerinden emilmiyor muyuz? Nefes fotosenteze dönüşüyor. Fotosentez başka nefeslere. 

“İzlerin izleri, her şey bir izdir” dedi patolog.

Komşu kilisenin papazının dizi kilitlenmişti bir gün. Babam onun dizini açmıştı. Cerrah öldü, kilisenin papazı Pazar ayininde onu andı. Pazartesi camiye gitti cenaze namazı için kilisenin papazı. Musalla taşının önünde dua etti.

Anmak. İzleri anmak... Toprak sonrasını anmak... Toprağa yazılmak. Toprağa yazılanı okumak. An/mak. Anlarda izlerle an/lamak, o an o iz ile olmak, oluşmayı sürdürmek. Hiçbir izin sahibi olamayız. Sahip olarak değil de ancak olunarak iz olunur. Tam da olunamaz ya hiçbir zaman. Oluşarak diyelim. İz-oluş.

Beşinci ölüm yıl dönümünde an/dık cerrahın izlerini. Anmalarda herkes biraz da kendini anmaz mı? 

Anma töreninin akşamında eve geldim. Televizyonda Icardi “İçımden geeldi.” diyor. Ardından Meryem Uzerli yanıt veriyor: “Heer kadının hakkı.” Tek taş. Taşlı yüzük hücreleri. “Her canlının hakkı!” Ne hakkı? Haklılık ya da haksızlık değil. Hücreler yaşamın “içinden geldi”. Hepsi bu. 

Sözcükler ve bağlamlar. Bağlam bağlam içinde. İz iz içinde. Belki de iletişimci olmak böyle bir şey. İzlerin peşinde, kendi ağlarımızda, başkalarının ağlarında iletişim örümceği olmak.

İnsizyon. Sütür. İnsizyon. Kesi. Dikiş. Kesi. İz. Fark. [9]

Genetik yazı. Belki de bana da yazıldı hücreler. Kim bilir. Herkeste olabilir bu izler. Ama mühim değil. Yaşamın içinden gelir her şey. Yaşam kalır. İz, yaşam. Yaşamız.

Patoloğun paletinde izlerin izleri… Her şey bir izdir.


[1] “toute trace est d’essence testamentaire” (2006). Dialogue entre Jacques Derrida, Philippe Lacoue-Labarthe et Jean-Luc Nancy. Rue Descartes, 52, 86-99. https://doi.org/10.3917/rdes.052.0086

Ayrıca Colebrook, C. (Ed.). (2014). Jacques Derrida: Key Concepts (1st ed.). Routledge. Bkz. s.114. https://doi.org/10.4324/9781315744612

[2] “For the written to be the written, it must continue to "act" and to be legible even if what is called the author of the writing no longer answers for what he has written, for what he seems to have signed, whether he is provisionally absent, or if he is dead”. Derrida, J. (1982). Signature Event Context (1971) (Trans: A. Bass). In Margins of Philosophy (pp. 307-330). The University of Chicago Press. Bkz. s. 316. Aynı metin için bağlantı: http://hydra.humanities.uci.edu/derrida/sec.html

[3] “The trace I leave signifies to me at once my death, either to come or already come upon me, and the hope that this trace survives me. This is not a striving for immortality; it's something structural. I leave a piece of paper behind, I go away, I die: it is impossible to escape this structure, it is the unchanging form of my life. Each time I let something go, each time some trace leaves me, "proceeds" from me, unable to be reappropriated, I live my death in writing. It's the ultimate test: one expropriates oneself without knowing exactly who is being entrusted with what is left behind. Who is going to inherit, and how? Will there even be any heirs?” 

Derrida, J., & Birnbaum, J. (2007). Learning to Live Finally: The Last Interview. Palgrave Macmillan UK. Bkz. s.32

[4] Derrida, J. (2007). Marx’ın Hayaletleri. Çeviren: Alp Tümertekin. Ayrıntı Yayınları. Bkz. s.144

[5] Derrida, J. (2005). Sovereignties in Question. Fordham University Press. Bkz. s.139

[6] Illich, I. (2000). Sağlığın Gaspı. Çeviren: Süha Sertabiboğlu. Ayrıntı Yayınları.

[7] “Deri altı şırınga”, iletişim kuramlarında güçlü etki paradigmasını anlatırken kullanılan ve genellikle pek kaynağı bilinmeden, rivayet olarak ABD’li iletişim bilimci Harold Lasswell’e atfedilen bir kavramdır.

[8] Beyatlı, Y. K. (1974). Rindlerin Akşamı. Kendi Gök Kubbemiz içinde. İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları. Bkz. s. 92

[9] İnsizyon: kesi atma, kesme. Sütür, dikiş, dikme. Bu kavramlar için bkz. Barrett, M. (2013). “İdeoloji, Siyaset, Hegemonya: Gramsci’den Laclau ve Mouffe’a.” İdeolojiyi Haritalamak içinde, derleyen Slavoj Zizek. Çeviren Sibel Kibar. 353-396. Dipnot Yayınları. Bkz. s. 376-377.

*İstanbul Bilgi Üniversitesi, Öğretim Görevlisi