Kamçılı Hayvan'ın Olimpik Güncesi

Kamçılı Hayvan'ın Olimpik Güncesi

29 Tem 2024

Can Zeren*

"Marquis de Sade mikrobiyolog olsaydı en çok hayran olacağı canlı biz olurduk. Hele ki Seine Nehri'nde çoğaldığımızı duysaydı çırılçıplak aramıza dalardı" diye lakırdıyordu Kontes Giardia. "Ah yine Sadizm, chérie!" diye karşılık verdi Kont Cryptosporidium. Ardından da Baron Escherichia Coli'ye sataştı: "Ne diyorsun, Giardia'nın kamçısı tam da Marki'ye layık değil mi ama?" 

Baron E. Coli fokurdamaya başladı:

"Oh là là! Ah biz bakterilerin siz şu parazitlerin fantezilerini anlamamız ne mümkün. Ona buna yapışırsınız. Konaktan konağa sıçrarsınız. Arzu manipülatörleri sizi. Kediye bulaşmak için ara konağı olan farelere kedileri arzulatan Toxoplasma Gondii'ye selam olsun. Hele suya çakılan şu cırcır böceğine bak. Elbette hayatına daha fazla katlanamayıp kendi kendini atmadı ya nehrin sularına. Şu sizin çılgın Paragordius'un işidir bu, kendini çoğaltabilmek için. Peki kendini kurban eden karıncalara ne demeli? Dicrocoelium dendriticum kumandayı eline aldı mı karıncayı bir çimenin ucuna kadar tırmandırır ve onu orada bekletir. Ta ki bir dana otlarken onu da mideye indirene kadar. Böylece yerleşir işte Monsenyör Dicro, son konağının bağırsağına. Bunlar dışında zihin kontrol operasyonu uzmanı, usta provokatör eşek arısı mı dersin, başka böceklerin bedenini kendi yavrusuna kuvöz olarak kullananı mı dersin, kendine zombi bakıcılar tutanı mı dersin [1]. Ah daha ne fanteziler azizim. Ô mon dieu, ne gaddarlıklarö! Tüm bunlar çoğalmak için, sürmek için. Parazit işte. Yani sofra yancıları. Para- yani “yanında, yamacında” ve sitos yani “besin”. [2] Kendi sürdürülebilirliğin için başkasının sofrasına dadanmak. Ah! İşte insan! Sürdürülebilirlik arsızı! Ve işte bizler de onun bağırsaklarındayız. Ve o şiirler yazdıkları Seine Nehri'ndeyiz. Kendi bağırsaklarına doğrudan bağlanan kanalizasyonlarına sağlık. Onlar olmasa nasıl çoğalırdık. Ah Seine! Ah Tanrıça Sequana [3] ne çok üzdüler seni! Çoğalıyoruz, çoğalıyoruz da Paris aynı Paris mi? Charles Baudelaire'in Kuğu şiirinde dediği gibi “Eski Paris yok artık (bir şehrin biçimi de Çabuk değişir, yazık! bir faninin kalbinden)”. [4] Lakin biz hep buradayız. Temsillerle bezeli manzarayı seyredenlerin unuttuğu bizler, her an değişen şu moleküler dünyadayız. İşte nehir akıp gidiyor, kültürün dışkısıyla!" 

"Bravo Baron E. Coli, bravo! Bölünmenize sağlıkö! Ne de güzel anlattınız bölüne bölüne!" diye ortaya atıldı Kontes Giardia ve kamçısını şaklatıp sözlerine devam etti: "Epeyce çoğaldınız Baronlar, Baronesler. Hem eşeyli hem eşeysiz. Kontlar, kontesler. Ey tüm soylu parazitler, bakteriler, virüsler. Bakalım bugün nasıl bir gösteri seyredeceğiz." 

Mösyö Enterekok birden çıkageldi. Titrek sesindeki şaşkınlıkla "Ne ne ne gösterisiymiş bu?" diye sordu. 

Kamçılı yine şakladı tüm gücüyle: "Olimpiyat Açılış Töreni, Mösyöcüğüm. Çılgın bir gösteri kurgulamışlar. Üstümüzden geçecekmiş tüm sporcular. Ô mon dieu, yağmur başlıyorö! Çoğalmak için ne elverişli bir ortam. Ah ne yazık! Başkan da dalgıç kıyafetiyle daha geçen gün girmişti nehre, yüzünde gülücüklerle, Çernobil zamanı bir bardak çay içip 'bakın bir şey olmuyor diyen' gibi. Ah şu makro dünya, makro bakışlar, makro temsiller, makro yorumlar. Başlasın öyleyse Mikro-olimpiyatlar! Bakalım kim daha hızlı çoğalıyor"

***

Yağmur sonrası nehirdeki kirlilik düzeyinin artışına törendeki temsiller üzerine yapılan yorumların ve paylaşımların viral yayılımı eşlik ediyordu. Majestelerinin kırbacını üç kez şaklatmasının ardından mikroorganik sempozyum başladı. Baron Escherichia Coli konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

“Ey mikroorganizmalar, Ben Baron Escherichia Coli. Biz ne izledik böyle bu açılışta? Size anlatayım. Anlatayım da insanlardan aldığımız kültürle biraz da biz teşhis koyalım. Ne demişti Guy Debord, "Gösteri sonuçta uyuma arzusundan başka bir şey ifade etmeyen zincire vurulmuş modern toplumun gördüğü kötü düştür. Gösteri, bu uykunun bekçisidir.” (Debord, 1996, s. 19). [5] Bu açılış törenini tartışırken üç kavram kullanalım isterim. Gösteri, temsil ve yorum. Fakat gösteride temsil edilenler hakkında tek tek konuşacak değilim. İzninizle "yorum" dediğimiz eyleme ve kavrama odaklanacağım.

Arkadaşlar, insanlara bulaştığımda onlardan kültür almıştım. Bir illete tutulmuşlar. Her şeyi yorumlama illeti. Yorum ne demek, onu bile bilmeden. Bilmeyi bırak, hissetmeden yapılan yorumlar. Değer yargılarıyla, temsillerle dolu yorumlar. İçinden çıkılmaz kategorilere hapseden, zincirleyen yorumlar. Bu bir illet! "Interpretosis". Fransız filozoflar Gilles Deleuze ve Félix Guattari bu hastalıktan bahsetmişlerdi, “insanın temel nevrozu” diye (Deleuze & Guattari, 1980, s. 144). [6] Yorum hastalığı. Açığa çıkarılacak, derinlerde gizli anlam, hakikat ve kaynak için her şeyi didiklemek (Deleuze & Parnet, 1996, s. 58). [7] Sanki varmış gibi. Herkesin yorumcu olduğu bir dünya. Ancak burada bitimsiz bir çabayla “daha” doğru olduğu düşünülen gizli anlamları açığa çıkarmak gibi bir tablo ile karşı karşıya değiliz sadece. Her yer değer yargılarının kamçılarıyla dolu. Görünen her şeyi yorumlarıyla kamçılayan bir davranış modeli söz konusu. Herkes kamçısıyla geziyor.

Nedir yorum? Yor-mak fiilinden türemiş bir isim. Eski Türkçe "yör" kökünden açıklamak ve de tabir etmek anlamlarını içeriyor. Yormak. Bir şeyi bir şeye yormak, yani “bir sebebe bağlamak, işaret saymak.” [8] Öyle olmasa bile. Ben buna yordum. Sen şuna yordun. Yordunuz, ey insan! Yordunuz! 

Bu noktada Latince kökenli iki sözcükten bahsedelim: interpretation ve comment. Interpretation’un bilinen anlamı yorumlamak, açıklamak, anlamı açığa çıkarmak, tercüme etmek, tefsir [9]. Ancak bundan daha ilginci “interpres” açıklayıcı kişi, tercüman anlamına gelmek dışında “broker”, “aracı” anlamlarına da geliyor ki burada ekonomik faaliyetle, alışverişle ilişkilenmiş oluyor, çünkü kelimenin içinde yer alan “pres” (praes, per) kısmı bizi köken olarak “fiyat” (pretium) sözcüğüne gönderiyor (Walton vd., 2021, s. 17) [9]. Yani şunu diyebilir miyiz acaba: Her yorum piyasaya sokulur, alınır, satılır. Yorum Piyasası. Kanaat piyasası. İşte bunlar da hep yorum. Yordum sizi. Biraz daha yorayım.

İkinci sözcüğümüz ise sosyal medya dünyasının vazgeçilmezi. Comment. Sosyal medyada “yorum yapmak” diye kullanılsa da sözlü/yazılı görüş, kanaat ifadesi demek daha yerinde olur. Herkes gördüğü her şey hakkında yorum yapıyor, kanaat bildiriyor, görünen her şeyi kanaatleriyle kamçılıyor ve sonra yorum yapılan her şey unutuluyor. Kısa süreli parlamalar, infialler. Birbirini takip eden saman alevleri. Commentariosis mi desek? Yine bir kültür alalım, tahlile gönderelim. Her yorum, her kanaat bildirimi farklı dozlarda şiddet içerir. Ve belki de her yorum, mikroskopik boyutta işleyen faşizm ile enfekte olabilir. Eh! Bu çok da tuhaf değil aslında. Sözlü/yazılı görüş ve açıklamaya karşılık gelen ve etimolojik tarihinde yer yer interpretation olarak da tanımlandığı dönemler olan Comment sözcüğünün taşıdığı anlam kümesinde şunlar da mevcut: İcat, fabrikasyon, kurgu [commentum]. Kurmak, tertiplemek, uydurmak [comminisci, (contrive, devise)]. Com + ment en sonunda “mens” yani “zihin”e, düşünmeye, hatırlamaya ve ilişkili tüm diğer sözcüklere bağlanıyor (com + mens). [10] Zihin operasyonu mu? Kanaat tornası mı? Kanaat kamçısı mı?

***

Yorum yapmak bir anlamda tornacılıktır. Değer yargılarının tornası. Her şey istenen anlama yorulur. Yoruma konu olan her bir nesne, olgu, olay tezgâha yatırılır. Kesilip biçilir [11]. Yontulur. Zımparalanır. Ne diyordu sevgili Susan Sontag “interpretation”a karşı (2015, s. 10): “Yorumlamak, gölge bir 'anlamlar' dünyası kurmak üzere dünyayı daha yoksul kılmak, onu daha eksiltmektir.” [12] Ne hoş söylüyor. Sahiden hiçbir şeyi, hiç kimseyi kendi halinde, olduğu gibi bırakamıyoruz. Yaşama olduğu gibi ve kalenderce yaklaşamıyoruz. Her şeyi kendi tornamızdan geçiriyoruz, konforumuzu genişletmek için. Sanat yorumları üzerine tartışıyordu Sontag. Ama şu sözlerini tüm yaşama genişletmek mümkün değil midir?

Kentlerin atmosferini kirleten otomobillerin ve ağır endüstri tesislerinin dumanları gibi, günümüzün sanat yorumlarından yayılan şeyler de duyarlılıklarımızı zehirlemektedir (…) Gerçek sanat bizi rahatsız etme kapasitesine sahiptir. Sanat eserini onun içeriğine indirip, sonra bu halini yorumlamak, o sanat eserini ehlileştirir. Yorum, sanatı idare edilebilir, uyumlu bir hale getirir. (Sontag, 2015, s. 10) [12]

Sadece sanat yorumu değil, tüm yorumlar… Sonra da insanlar kalkmış Seine Nehri’nde bizim çoğalmamızdan “kirlilik” diye bahsediyorlar. Kendi atıklarına bakmadan. Bir kez daha “Atıklarına sağlık!” diyelim, ne diyelim. Yorum kirliliği kol geziyor. Herkesin herkese karşı tornacılık faaliyeti. Viral yorum enfeksiyonu. Buna karşın her şeyi temsille çözebileceğini sanıyor insan. Temsil illeti. Temsilden ve yorumdan ölmek. Tüm bunlar birer otoimmün hastalık belki de: İnsanın bünyesinin kendi kendine saldırısı. Yoksa kültür, otoimmün bozukluktan mı muzdarip? Biri “zihin parazitleri”, “kültür parazitleri” mi dedi? [13].

***

Türkiye Olimpiyat Takımı’nın, diğer adıyla “Team Türkiye”nin kıyafetleri… Giyotinle kesilmiş kellesini koltuğunda taşıyan Marie Antoinette’in “Ah! Her şey iyi olacak! Aristokratları asacağız!” diyerek Fransız Devrim marşıyla metal müzik grubu Gojira’ya eşlik etmesi… [14] Çok iyi bilinen (!) Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosu üzerinden açılış töreninin bir sahnesi hakkında herkesin yorumda bulunması, düzenleme komitesinin herhangi bir dini gruba saygısızlık etme gibi bir niyetlerinin asla olmadığını belirterek özür dilemesi, söz konusu sahnenin asıl ilham kaynağı olduğu söylenen Jan van Bijlert’in “Tanrıların Şöleni” tablosu hakkında pek az konuşulması… [15] Atıcılık sporcuları Kim Yeji ve Yusuf Dikeç viralleri… Mühendisliğiyle yeni rekorlar kırdıracak Olimpik koşu pistinin Akdeniz’den hasat edilen, geri dönüştürülmüş midye ve deniz tarağı kabuklarından imal edilmesiyle sürdürülebilirlik koşusunun sürdürülmesi… [16] Led ışıkları ve su püskürtmeli sisleme sistemiyle olimpiyat ateşi simülasyonu…

Tüm bunlarda yorumlanacak hiçbir şey yok. Uykularımızın bekçileri. Yoruldum. Bunlar ve daha niceleri için her yer yorum dolu. Ve biz mikroorganizmalar, Triatlon yarışlarını mahvediyoruz!

Spor ve Olimpiyatlar kendinden başka her şeye dönüşüyor. “Kendinden başka her şey olan” hakkında konuşmak neye yarar? Peki susmak mı gerek? 

***

Acaba bizler değil de günümüzün Olimpiyat Şirketi mi şehirlerin parazitidir? Sığınmacıları, evsizleri bizim gibi gören, onları sokaklardan süpüren [17], dev spor gösterisi için istenmeyen insanlardan ve canlılardan şehri arındıran, şehri dezenfekte eden, kare kodlar, denetim teknolojileri ve barikatlarla şehri “militarize” eden dev şirket [18]. “Olimpik Ateşkes” artık bir safsata.

***

Beyni parazit tarafından kontrol edilen karıncanın intiharını konuşmak mı? Hem de paraziti bilmeden ve belki de parazitin parazitini? Sosyolojinin kurucularından Emile Durkheim acaba intihar eden karıncayı nasıl yorumlardı?

***

İnsan belki de şunu sormalı kendine: Bize yorum yaptıran, kanaat bildirten kendi zihnimiz midir? Temsillerimiz bize mi aittir? Anlamı, anlam katmanlarını, iletişimi parazit bakış açısıyla düşünmek. Biz mi teknolojik cihazların parazitiyiz? Yoksa onlar mı bizim parazitimiz? Bulaşıcı viral görseller mi bizim asalağımız? Yoksa biz mi onların asalağıyız? Biz kimin gürültüsüyüz? Kim bizim gürültümüz? [19]

***

Her yorum parazitiktir. Her yorum birtakım değer yargılarının asalağıdır. Her değer yargısı parazitiktir. Hiper-yorumlar dünyası. Yorumlara yapışan yorumlar. Birbirine yapışarak büyüyen asalak değer yargıları. Hiper-parazitler. Parazitlerin parazitleri. Virüsün paraziti olan başka virüsler. Virofaj. Bakteriyi enfekte eden virüsler. Bakteriyofaj. Kendini yiyen yorumlar. Yorum yiyen yorumlar. Komentofaj. (Öztürk Serengil geldi aklıma).

***

Ben, Baron Escherichia Coli! Ben bir bakteriyim. Fakat sözlerime son verirken bu konuda konuşup Fransız filozof Michel Serres’in “Le Parasite”ini anmadan asla olmaz. Ne diyordu Serres? İnsan “evrensel parazit”tir. [20] İşte tüm biyosfer insanın önüne serili bir konak… Söyleyin dostlar! Kim yolcu, kim hancı? Kim o “en son yalancı”? Kim konuk? Kim konak?

***

İletişim çalışmaları için parazitoloji, bakteriyoloji, viroloji, immünoloji okumalı. [21]

***

İşte yorum. İşte bunların hepsi birer yorum. Sanırım bulaştığım insan da beni enfekte etmiş. Yordum sizleri ey mikrobik dünya yurttaşları, yoruldum. Yordum, yoruldum, çoğaldım.

Haydi başlasın öyleyse Bakteri Nehri Balesi! Başlasın Mikroplar Karnavalı!

Kaynakça

[1] Öyküde geçen parazitler için aşağıdaki kaynaklara başvurdum. Ayrıntılı bilgi için inceleyebilirsiniz.

Libersat F, Kaiser M and Emanuel S (2018) Mind Control: How Parasites Manipulate Cognitive Functions in Their Insect Hosts. Front. Psychol. 9:572. doi: 10.3389/fpsyg.2018.00572

Hughes, D. P., & Libersat, F. (2019). Parasite manipulation of host behavior. Current Biology, 29(2), R45-R47.

Hughes, D. P. (2005). Parasitic manipulation: a social context. Behavioural processes, 3(68), 263-266.

Reichert, M. S., Bolek, M. G., & McCullagh, E. A. (2023). Parasite effects on receivers in animal communication: Hidden impacts on behavior, ecology, and evolution. Proceedings of the National Academy of Sciences, 120(30), e2300186120.

[2] Etymonline. Parasite. https://www.etymonline.com/word/parasite#etymonline_v_7195 

[3] Seine Nehri’nin tanrıçası.

[4] Baudelaire, C. (2018). Kötülük Çiçekleri. (Çeviren: A. Necdet). Ayrıntı Yayınları. s. 271 

Baudelaire, C. (2013). Flowers of Evil and Other Works: A Dual-Language Book. Dover Publications. s. 72.

Le vieux Paris n’est plus (la forme d’une ville change plus vite, hélas! que le coeur d’un mortel)” (Baudelaire, 2013, s. 72) / (“Le Cygne”, 1861)

[5] Debord, G. (1996). Gösteri toplumu. (Çeviren: A Ekmekçi & O. Taşkent), Ayrıntı Yayınları. 

(tez 21, s. 19.)

Le spectacle est le mauvais rêve de la société moderne enchaînée, qui n’exprime finalement que son désir de dormir. Le spectacle est le gardien de ce sommeil.” 

(thèse 21)

Debord, G. (1992). La société du spectacle. Gallimard. 

[6] Deleuze, G. & Guattari, F. (1980). Mille plateaux: Capitalisme et schizophrénie. Editions de minuit.

[7] Deleuze, G., & Parnet, C. (1996). Dialogues. Flammarion.

[8] Nişanyan Sözlük. yor[mak]1. https://www.nisanyansozluk.com/kelime/yor-1

[9] Etymonline. Interpret. https://www.etymonline.com/word/interpret#etymonline_v_9429

Etymonline. Interpretation. https://www.etymonline.com/word/interpretation#etymonline_v_30076

Walton, D., Macagno, F., Sartor, G. (2021). Statutory Interpretation: Pragmatics and Argumentation. Cambridge University Press. https://www.google.com.tr/books/edition/Statutory_Interpretation/lM0HEAAAQBAJ?hl=en&gbpv=1&dq=interpretation+etymology+interpres&pg=PA17&printsec=frontcover

[10] Etymonline. Comment. https://www.etymonline.com/word/comment#etymonline_v_17226

[11] Örneğin bir metinde interpretosis’e tutulmuş bir yorumcu Yunan mitolojisinden Procrustes’e benzetilmiştir. Yani bu bakışla yorumcunun ele aldığı nesneye Procrustes’in insanları yatırdığı yatağın boyutuna uydurmak için kesip biçtiği, çekip uzattığı gibi yaklaştığı ifade edilmektedir. (Gross, 2010, s. 200)

Gross. R. (2010). Shock Value: A Deleuzean Encounter with James Purdy’s Narrow Rooms. T. Fahy (Ed.) The Philosophy of Horror içinde. (ss. 199-211). The University Press of Kentucky.

[12] Sontag, S. (2015). Yoruma Karşı. (Çeviren: Osman Akınhay). Agora Kitaplığı.

Sontag’ın kullandığı sözcükler “interpret” ve “interpretation”, “comment” değil.

[13] Boudry, M. & Hofhuis, S. (2018). Parasites of the Mind. Why Cultural Theorists Need the Meme’s Eye View. Cognitive Systems Research. 52. 10.1016/j.cogsys.2018.06.010.

Boudry, M. (2018). Invasion of the mind snatchers. On memes and cultural parasites. Teorema: Revista Internacional de Filosofía, 37(3), 111-124.

[14] “Ah! ça ira, ça ira, ça ira 

les aristocrates on les pendra!” 

https://en.wikipedia.org/wiki/%C3%87a_Ira?wprov=sfla1

[15] The Guardian.Olympic ‘Last Supper’ scene was in fact based on painting of Greek gods, say art experts”https://www.theguardian.com/sport/article/2024/jul/29/olympic-last-supper-scene-based-painting-greek-gods-art-experts

“Tanrıların Şöleni” tablosu Fransa Dijon’da bulunan Magnin Müzesi’nde sergilenmektedir. Le Festin des dieux. https://musee-magnin.fr/en/node/19

[16] Mondo Worldwide. “New Synergy for Sustainability: Mondo and Nieddittas Create an Ecosustainable Supply Chain” 

https://www.mondoworldwide.com/emea/en/spaziomondo/news/new-synergy-for-sustainability-mondo-and-nieddittas-create-an-ecosustainable-supply-chain%20/

[17] France 24. “French authorities accused of ‘social cleansing’ of migrants and homeless before Paris Olympics”

https://www.france24.com/en/europe/20240630-france-accused-of-social-cleansing-of-migrants-and-homeless-before-paris-olympics

France 24. “Migrant transfers from Paris ahead of Olympics angers mayors” https://www.france24.com/en/live-news/20240326-migrant-transfers-from-paris-ahead-of-olympics-anger-mayors

[18] The Guardian. “Paris transformed into city of metal and QR codes as security ramps up for Olympics”

Haberin alt başlığında “şehir merkezinde 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş militarizasyon” ifadesi geçiyor. https://www.theguardian.com/sport/article/2024/jul/23/paris-transformed-into-city-of-metal-and-qr-codes-as-security-ramps-up-for-olympics

[19] Bir canlı olarak parazite ek olarak televizyondaki karıncalanmayı, radyodaki cızırtıyı düşünelim. Gürültü, parazit.

[20] Serres, M. (1980). Le parasite. France: B. Grasset.

“Elle cache que l'homme est parasite universel, que tout, autour de lui, est espace hôtelier. Animaux, végétaux sont toujours ses hôtes, au sens de l'accueil, l'homme est toujours leur invité obligatoire. Toujours prendre, jamais rendre.” (Serres, 1980, s. 38).

“Le Parasite” Mart 2024’te Ketebe Yayınları tarafından Kağan Kahveci çevirisiyle Türkçe’ye kazandırılmıştır. https://www.ketebe.com/parazit-michel-serres

Fransızca’dan İngilizce’ye çevirisi:

Serres, M. (2007). The parasite. University of Minnesota Press.

“But history hides the fact that man is the universal parasite, that everything and everyone around him is a hospitable space. Plants and animals are always his hosts; man is always necessarily their guest. Always taking, never giving.” (Serres, 2007, s. 24).

İngilizce’den Türkçe’ye çevirisi: 

“Ama tarih, insanın evrensel parazit olduğu, etrafındaki her şeyin ve herkesin konaklanacak bir yer olduğu gerçeğini gizler. Bitkiler ve hayvanlar daima insanın konağıdır [host]; insan daima onların davetsiz konuğudur. Hep alır, asla vermez.” (Çeviri: Elçin Gen, 2019) https://www.e-skop.com/skopbulten/pasajlar-parazit/5588

[21] Zamanında aşağıdaki makaleyi okumamı önererek iletişim ve immünoloji arasında zihin açıcı bir ilişki kurmamı sağlayıp bu yazıya ilham veren Halil Nalçaoğlu’na teşekkürlerimi sunarım. 

Gilbert, S. F., Sapp, J., Tauber, A. I. (2012). A Symbiotic View of Life: We Have Never Been Individuals. The Quarterly Review of Biology, 87(4), 325–341. https://doi.org/10.1086/668166 

* Dr., Öğretim Görevlisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi