26 Şub 2024
Yusuf Yüksekdağ*
Üretici yapay zeka araçlarının ideolojik bir temeli olup olmadığı, ya da olması gerekip gerekmediği tartışmaları bu ay içerisinde Gemini’nin sunumu ile tekrar alevlendi. Bu alternatif-sağ (neye alternatif olunduğunu anlamlandıramasam da) grupların en temel eleştiri noktalarından da biri. Ama bu yazının meselesi, kamuya açık iletişim teknolojilerinin ne tip değer ya da normlar taşıması gerekliliği değil. Tüm bu tartışmalar, aklıma Elon Musk’ın bir ay önce X üzerinden paylaştığı bir mesajı getirdi. Musk, Microsoft 365’in Word uygulamasını kullananlara, yazdıkları yazılarda önyargılı yaklaşımlara dair verdiği uyarılardan şikayetçi olmuştu. Bir kullanıcı Word dokümanı içerisinde ‘delice’ sıfatını kullanınca, kapsayıcılık kontrolü olarak tanımlanan bu araç, bunun zihin sağlığına dair ön yargı taşıyan bir tamlama olması uyarısını vermişti.
Bu araç, devre dışı edilebilecek bir özellik olsa da bu kısa yazıda sunacağım soru başlıkları üzerine düşünmemi sağladı. Yaklaşımımın temelinde, bireylerin, en azından kendi kendilerine iken, saçmalama hakkına sahip olması var.
İlk tartışma noktası, bireylerin görüşlerini herhangi bir müdahale olmaksızın kendi kendilerine oluşturma özgürlüğüne sahip olma gerekliliği üzerine. Özel alan dediğimiz ve mahremiyetin yaşanması gerektiği alan olarak kurguladığımız mekanların en temelinde, zihnimizde neyin şekillendiği var aslında. Düşüncelerimizi ya da ön yargılarımızı kamusal alanın bir parçası yaptığımız an, her türlü eleştiriye de hazır hale gelmeliyiz. Ancak, fikirlerimizi şekillendirirken bazen biraz yalnız bırakılmaya ihtiyacımız var. Saçmalıyor da olsak, kendi kendimize saçmalıyor olabilmeliyiz. Bu, fikirlerin özgürce oluşturulabilmesi, hayata ve çeşitli konulara dair tutarlı ve istikrarlı bir bakış açısı geliştirmek için de önem arz etmekte.
Değineceğim ikinci tartışma noktası da bu tür müdahaleci bir uygulamanın kamu yararını teşvik etme amacına yönelik sınırlı faydasıdır. Amaç tartışmayı ve kendi kendimize düşünmeyi teşvik etmekse, Microsoft Word'ün müdahalesinin konuşmanın ve tartışmanın doğal akışına ters olduğu düşüncesindeyim. Anlamlı bir fikir alışverişini kolaylaştırmak yerine, diyalog için bir fırsat sağlamadan bir ifadeyi ön yargılı olarak işaretlemek ne derece bir fikir teatisi doğurur, emin değilim. Dahası, bir tartışma gerçekleşecek olsa bile, bu müdahaleyi uygulayan bir yapay zeka ile etkileşime girmek, etkinliği konusunda da endişelere yol açabilir. Tabi ki, söylediklerim spekülatif. Bunun üzerine hem daha fazla düşünmeye hem de daha fazla araştırma yapmaya ihtiyaç var.
Son tartışma noktası da ön yargıların ya da ayrımcı sezilerin, kamuya açık alanlarda tartışılmasının daha faydalı olabileceği konusu ile ilgili. Farklı bakış açılarının daha sıhhatli ve daha incelikli bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunduğu için insanlar bazen kamuya açık bile olsa saçmalama hakkına sahip olmalı diye düşünülebilir. Ön yargıların, bazı gruplara zarar verebilecek ya da değersiz gösterebilecek örneklerini ayrı tutuyorum. Dediğim gibi, zararlı ya da açıkça ayrımcı söylemlerden bahsetmiyorum. Bazen biraz saçmalamak meselem.
*İstanbul Bilgi Üniversitesi, Öğretim Üyesi