6 Nis 2024
Can Zeren*
1. Fritöz ve Seçim Sandığı
Demokrasi. Bir ABD başkanı edası ve işvesiyle tekrarlayınız lütfen: “Dimokrasi”
“Dimokrasi fast-food ile beslendikçe arteryoskleroz gelişmiş hocam. ‘Kalpsiz dünyanın kalbi’ de siyasete alet edildiğinde böyle olmuştu” diye bilgi verdi kardiyolog nöbet değişiminde. Birden dalgınlaştı, odayı kaplayan seslere takıldı:
“Ne kadar da benzerdir fast-food restoranlarındaki fritözlerin patateslerin kızardığını ilan eden sinyal sesleriyle yoğun bakımlardaki cihazların bip sesleri. Zeytinli poğaçanın ısıtıldığı mikrodalgaların biplemesi. Havalimanlarına, AVM’lere girerken öten “x-ray” cihazları. Radyoloğun MR cihazı.”
Hastaneden çıktı. Düşünceler düşünüyordu. Duygulanımlar akıyordu: “Bayraklar. Rüzgâr dalgalandırdıkça yüzleri yamulan adaylar. Şantiyeleri çevreleyen trapez sacların üzerinde geçen seçimden kalma yapayalnız beti benzi atmış afişler. Çenesi gökyüzüne bakan figürler.”
Bir hamburgerciye girdi. Siparişini verip beklemeye başladı. Düşünceler düşünüyor, duygulanımlar akıyordu: “Şu gördüğüm fritöz mü yoksa seçim sandığı mı? İçinde bin beş yüz kez patates kızartılmış o yanık, bulanık ama bir o kadar parlak yüzeyli yağa baktığımda ne görebilirim acaba?”
Sıradaydı. Arkasında bekleyenlerin diyaloğu çalındı kulağına:
“Şu belediyeye bir kapağı atsam artık” dedi biri.
Öbürü yanıt verdi:
“Bizim hemşeri derneğinden emmi oğlu parklar bahçelerin başında, o halleder merak etme”
Hamburgeri ısırırken tepsiye yağ damlıyordu. Düşünceler düşünüyor, duygulanımlar akıyordu: “Yoğun bakımda fritöz sesleri, hamburgercide EKG sesleri. Bir yanda Edip Cansever’den “mendilimde kan sesleri”. Damarları tıkanık bir “Dimokrasi”. Damar cidarını ranta açanlar. Damar cidarında biriken kapaklar. İçinden geçtiğimiz cihazlar. İçimizden geçen denetim.”
2. Dobri Veçer, Demokratiya [добрый вечер, демократия]
“Yedir içir, dobri veçir” diye Rusça Türkçe karışımı bir âmiyane, eril ifade vardır. “Yedir içir, dobri veçir” sözünü bazı Türk erkekleri bazı Rus ve Ukraynalı kadınların yiyip içip “iyi akşamlar” deyip hesabı bırakıp çekip gitmesi üzerine kullanır. Bizim evlatların niyeti bellidir. O niyeti gerçekleştiremedikleri için bu sözü kullanırlar. Diğer cephede de bu avanaklara hesap ödetme meselesi vardır. Keza “sandık” siyasetçileri, “düzen” partileri ve bunların çevresindeki avanak çıkarcılar da “yedir içir, dobri veçir” ilişkisi içindedir bu eril siyaset ortamında. Hangi cinsiyetten, cinsel yönelimden olurlarsa olsunlar, düzenciler ve kurnaz avanaklar mevcuttur... Düzenciler, kurnaz avanakları yedirir içirir sonra da “haydi eyvallah” deyip çekip giderler. Örselendikleri sistemde hesabı ödemek zorunda kalır kendini akıllı zanneden kurnaz avanaklar... Yahut bu avanaklar düzencileri çıkarları için yedirir, içirir, yağlar, bir de bakarlar ki yine çekip gitmiş düzenciler. Bazen sandık “dimokrasi”sinde rey verdikleriyle kalır kurnaz avanaklar. Bazen de düzenleri, düzencileri yüz üstü bırakırlar, başka düzenler, düzenciler için. Düzenler, düzenciler, avanaklar birbirine karışır. Dobri veçir, Demokratiya! Karnımız tok mudur? Açlığın var mıdır?
3. Başkanlar Ülkesi
Bir toplantıda kent konseyi başkanına şunlar söyleniyordu:
“Başkanımın başkanının size selamı var başkanım.” Bu sözleri söyleyen kişi de başkandı, bir hemşehri derneğinde... “Başkanıma çok selamlar, sayın başkanım” diyerek diğer hemşehrilerin arasında kayboldu hemşehri başkan. Tüm hemşehriler başkandı. Tüm başkanlar hemşehri...
4. Şehremaneti ve Belediye
Şu kapak atılan “belediye” kelimesinin kökü Arapça “Umur al-baladiya(t)” yani “kent işleri” sözcüklerinden geliyor.[1] “Balad” Arapça’da şehir, devlet... “Umur” Arapça’da “işler, ilgi alanları”...[2] Anlamın genişlemesiyle umursamak... Şehri umursamak... Bir diğer ifade “Şehremaneti” ve başındaki kişi için kullanılan “şehremini”... Arapça kökenli “emanet”: güvenme, inanma... Emanetin “Amn” kökünün ilişkili olduğu diğer sözcükler “amin, amen, iman, yemin, aman...”[3] Güvenilerek şehrin emanet edilmesi... Şehr-emini, şehrin emanet edildiği kişi... Güven... Şu Arapça “belediye” tabelalarının tozunu alır mısınız lütfen? Yoksa kaldırtacak mısınız? Anlamlarını, kökenlerini unutmuşsunuz anlaşılan. “Sayın belediye başkanları, lütfen kapıyı açar mısınız? Bir bardak su vermeyecek misiniz?”
5. “Sen Pompeii’sin Büyük Düşün” ve “Ekmek için Aulus Rustius Verus”
Milattan sonra 79 yılında Vezüv yanardağı patladığında seçim kampanyaları da volkanik akıntıyla kaplanıyordu. Siyasetçiler ve seçmenler topyekûn küllerin ve cürufun altında donup kalıyordu.
Pompeii kentinin sokaklarını, evlerin duvarlarını henüz seçim görselleri ve yazılamalar süslemeye devam ederken Vezüv püskürmeye başlamıştı. Bu konuya 1928 yılındaki bir makalesinde İletişim bilimci Harold D. Lasswell de değinmişti. Seçim kampanyalarının Vezüv yanardağını çileden çıkartarak patlamasına neden olduğu rivayetinden bahsederken Lasswell nükteli bir üslupla bu olayın volkanoloji bilim dalı için “farkına varılmamış bir katkı” olduğunu ekliyordu.[4] Propaganda ergimiş, akışkan toplumsal magmayı fokurdatmak, püskürtmek, patlatmak arzusuyla dolup taşan faaliyetler bütünüydü. Ne yazık! Vezüv’ün küllerinin altında kalmıştı.
Küllere gömülen seçim kampanyalarından biri de seçimlerde aday olan Aulus Rustius Verus’a ve onun destekçilerine aitti. Buluntulara göre Verus altyapıdan, kamu hizmetlerinden, bayındırlık işlerinden sorumlu bir makama adaydı. 28 Eylül 2023 tarihinde yayımlanan bir araştırmaya göre [5] antik Pompeii’nin merkezinde Via di Nola’daki bir evin odasında bugünün ifadesiyle seçim afişleri ve sloganları diyebileceğimiz kalıntılar bulundu. İşin ilginci ise evin kamusal olan dış duvarları yerine iç duvarların yani özel alanın bir propaganda mecrasına dönüşmesiydi. Ararştırmacılara göre o dönem evlerde adayları desteklemek üzere yemekler ve çeşitli etkinlikler düzenlenir ve evlerin iç duvarları seçim mesajlarıyla süslenirdi. Evin sahibi, Aulus Rustius Verus’un bir destekçisiydi ve evde bir fırın da bulunmaktaydı. Evin girişinde bulunan bir değirmen taşının üzerinde ise Aulus Rustius Verus’un baş harfleri A.R.V. yazılıydı. Bu da araştırmacılara göre fırıncı evin sahibi ile politikacı adayın bir patronaj yani hamilik ilişkisinde olduğuna işaret ediyordu. Kısaca, adayımız zamanından önce bir “Ekmek için Ekmeleddin” miydi sanki? Gerçi Ekmeleddin Bey’in fırını yoktu ya, sahi... Fakat Verus’un bu fırını olasılıkla finansal olarak desteklediği ve oylarını arttırmak amacıyla “ekmeği” seçim kampanyasında bir araç olarak kullandığı araştırmacılar tarafından belirtilmiştir.[5]
Peki hangi ekmek? Somun olan! Ya Adalet? Vezüv’ün fırının adaleti bir başkadır. Fakat, Bertolt Brecht’e atıfla, halk adaletin ekmeğini kendi pişirmedikçe bir somun gibi ne askıda adalet ne seçim yardımı beklemeden kendi karmadıkça hamurunu, kendisi harlatmadıkça halk kendi ateşini, Aulus Rustius Verus’ların fırınlarıyla kuruldukça düzen, nice Vezüvler nice Pazarcıklar nice İliçler patlak verdiğinde yıkılır halkın üzerine ihmalkâr, umursamaz, sahtekâr düzenin kum tepeleri...
[1], [2], [3] Nişanyan Sözlük, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi, https://www.nisanyansozluk.com/
[4] Harold D. Lasswell, 1928, s. 259-260. “The Function of the Propagandist”, International Journal of Ethics, Vol. 38, No. 3 (Apr., 1928), pp. 258-268
[5] El Pais Gazetesi, 29 Eylül 2023. “Electoral inscriptions discovered in Pompeii reveal political patronage and corruption in ancient Rome” https://english.elpais.com/culture/2023-09-29/electoral-inscriptions-discovered-in-pompeii-reveal-clientelism-and-political-corruption-in-ancient-rome.html#
Ayrıca bakınız:
Smithsonian Mag, 2 Kasım 2023. https://www.smithsonianmag.com/smart-news/archaeologists-discover-electoral-inscription-inside-pompeii-house-180983177/
Araştırmanın Orijinal İtalyanca makalesi için: http://pompeiisites.org/wp-content/uploads/E-Journal_7.pdf
* Dr., Öğretim Görevlisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi