Sosyal-Dershane Instagram

Sosyal-Dershane Instagram

29 Ağu 2024

Tüge Gülşen*

Her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük tartışmalarla bir YKS geçti, bitti ve sonuçlar açıklandı. Puan değil sıralama önemli brifingleri aile içinde tamamlandı, kimse tam olarak bir şey anlamadı ama olsundu bizim çocuk çok da fena bir durumda değildi. 

YKS geleneği hiç bozulmadı. Sıralaması kaç olursa olsun gençlere kendilerini yetersiz ve başarısız hissettirdiler her yıl olduğu gibi. Sosyal medyada kendine “eğitim danışmanı” payesini uygun görmüş bazı kişilerin “en çok para kazandıran meslekler,” “en iyi ilk 10 üniversite” listeleri defalarca izlenildi. Anladık ki pilotaj okuyan çocuğumuz mezun olur olmaz THY’de dolgun bir maaşla kesin işe girecek, zaten bu vakıf üniversitesi de Türkiye’deki en iyi ilk üç üniversitesinden biri, oh ne gam! Mezuna bırak, hayır bırakma, üniversite değil bölüm seç, yok olmaz bölüm değil üniversite seç, ay ilk 10 üniversite arasına falanca yok muydu bu liste yeni mi yoksa daha yenisi var mı, tercihleri 2023’e göre yap, yok olmaz 2021’e göre yap derken ortalık toz duman oldu, nefes alamaz hale geldi öğrenciler de veliler de. Neyse ilk şok atlatıldı, tercih günlerinde üniversiteler gezildi, vakıf üniversitelerinin açıklanan öğrenim ücretlerini ödeyebileceğine inanan koca yürekli veliler hesaplarını yaptı ve tercih dönemi sona erdi. O feryatlar figanlar, gözyaşları ve ağıtlar sustu, tevekkülle gençlerin yerleştirileceği fakülte ve bölümler bekleniyor.  

Nereden çıktı şimdi bunlar, neden bunları yazmaya karar verdin diye mi düşünüyorsunuz? Çünkü ben bir “YKS anasıyım.” Evet, bir akademisyenim ama aynı zamanda yorgun, bitkin ve tükenmiş bir YKS anasıyım. Bu hayatta sadece sağlıklı ve mutlu olmasını istediği çocuğunun sistem tarafından duvara çalınışını, dershanede konu testidir deneme sınavıdır derken çocuğunun üzerinde tepinişlerini izlemiş milyonlarca YKS ebeveyninden biriyim. Velilerin üste para verip çocuğunu böylesine hırpalattırdığı başka bir yer yoktur herhalde. Periyodik olarak psikolojik(!) danışmanın arayıp böyle giderse yüz bilmem kaçıncı sıralamaya ancak girer diye taciz ettiği, çocuğuna karşı provoke ettiği bitkin ebeveynlerden biriyim. Her akşam “acı yok evladım” derken o havluyu atmamak için kendini zor tutan, çocuğunu kapıp uzaklara kaçırmak isteyen o yorgun ebeveynlerden biriyim. Biz yaşayıp sona yaklaşanlardanız ama buraya not düşmek istediklerim aslında bundan sonra bu süreçte yer alacaklara naçizane bir tavsiye niteliğinde olabilir. Kendine sosyal medyayı dert edinmiş bir akademisyenin tavsiyesi de olsa olsa bu mecrayla alakalı olacak tabi. 

Sosyal medyada karşılaşmışsınızdır. YKS’de derece yapma hedefi olan iddialı gençler ve pek çok eğitimci bu süreçte akıllı telefonlardan uzak durulması ve özellikle sosyal medya kullanımının bırakılması gerektiğini söylüyorlar. Tuşlu telefona geçmiş bazı ulu gençleri görmüşsünüzdür mutlaka siz de. Sosyal medyanın kullanıcıları içine çeken ve karşı konulamaz çekiciliğine karşı bir uyarıdır bu. Sosyal medyanın tasarım prensibinin kumarhanelerdeki slot makinelerininkiyle aynı olduğunu bilmeyen yoktur. Her an gelebilecek bir ödülün peşinde (bir yorum, bir like, bir paylaşım) tıpkı Alice Harikalar Diyarında hikayesindeki tavşanın peşinden oyuğa dalıp inanılmaz maceralara koşan Alice gibi kullanıcılar kaybolup giderler. Tavşan deliği metaforunu akademik düzeyde bu nedenle kullanırız. Oysa ki çözülecek yüzlerce konu testi, deneme sınavı vardır gençler için. Kapatın tavşan deliğini, netlerinize odaklanın mesajı önemlidir bir anlamda. Biz mi? Yoktu bizim evde öyle ilk 10.000’e gireceğimci bir genç. Bizim adayımız bu ulu ideallerden uzak, parmağını ekranda kaydırmaya devam edenlerdendi. Sizinki de mi? Dilinizde tüy bitti değil mi bırak şu telefonu diye diye? Ay biliyorum o gerginliği, kavga kıyamet, pabuç gibi dil, sertçe kapanan kapılar falan. Yok, benim de sürdürebileceğim bir mücadele değildi bu.  

Ben değiştiremediğim gerçeği kabullenen bir YKS ebeveyni olmayı seçtim. Hepimizin akıl sağlığı için bunun daha önemli olduğuna karar verdim. Ne mi yaptım? Tavşan deliğinden ben de içeri atlayıp oğlumun peşinden gittim. Ne faydası mı oldu? Yok takipçi sayım artmadı, fenomen olma yolunda da ilerlemiyorum. Instagram’da YKS ile ilgili içerikleri avlamaya başladım. Eğitimcileri takip etmeye başladım. Yok, hayır “en iyi ilk 10 üniversite” uzmanlarını değil, sıradan branş hocalarını takibe aldım. Sıradan derken bu işin içinde olan, öğrencilerini sınava hazırlayan ve onlara sosyal medya üzerinden de ulaşmaya çalışan hocaları kastediyorum. Z kuşağının takip ettiği caps hesaplarını takibe başladım. Ben onlara göz kırptıkça onlar benim etrafımı çevirdi. Kendime yepyeni bir yankı odası kurdum. Algoritma benim üniversite sınavına gireceğime ikna oldu ki bir hafta içinde sayfam bu tür içeriklerle doldu taştı. Bunun bana bir faydası yoktu elbette ama oğluma bir faydası olabilirdi. Nasıl mı? Anlatayım.

Karşıma çıkan içerikleri DM’den oğlumla paylaşmaya başladım. Neler vardı bu içeriklerde? Branş hocaları sürekli soru paylaşıyordu ve yorumlarda gençlere cevapları paylaşmalarını söylüyordu. Türev-integral, kütle merkezi sorusu mu gördüm, yolladım. “Gördüm bunu ben de çözdüm” ya da “çözemedim hocaya soracağım bu hafta” dedi. Bu kadar kolay olmadı her soru tabi. Sosyal bilimci anneye Newton’un hareket yasalarını anlatan bir genç ve hiçbir şey anlamayan ama anlıyormuş gibi ilgiyle dinleyen o kadını düşünün. Büyük acılar çektim ama sabırla dinledim. Yine branş hocalarının paylaştığı kısa ders notlarını yolladım. “DM’den mesaj geldi bak” komutuna duyarlı genç ekranındaki her yeni bildirimle kısacık bir an o içeriğe maruz kaldıysa kârdır dedim. Sıkıcı ve sürekli böyle içeriklerle çocuğunu taciz eden bir anne profili gibi mi geldi size? Araya serpiştirdiğim kedi ya da panda videosuyla nereye kadar, değil mi? Ben de öyle olacağını düşündüm ve sosyal medyanın eğlenceli içeriklerini de sıklıkla paylaşmaya başladım. Hafife almayınız bu tür içerikleri. Bu yaklaşımın temelinde eğitim bilimlerinde nimonik stratejiler (mnemonic devices) olarak bildiğimiz araçların kullanımı vardı. İçinde komik unsurlar barındıran sosyal medya içerikleri ideal nimonik (anımsatıcı) araçlardır. 

YKS’den ne kadar eğlenceli içerik üretilebilir diye mi düşünüyorsunuz? Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok yaratıcı içerik var. Mesela Osmanlı devleti için “Hasta Adam” tabirini ilk kullanan kişi hangisidir? A) Lenin, B) Stalin, C) Edward, D) I. Nikolay. Bugün sorsunlar, bizde cevabı hazır. Instagram’da @tarihhocan Recep İvedik’le akılda kalacak bir içerik paylaşmış. Recep İvedik’in olimpiyatlarda Rus takımına “Ne oldu Nikolay, sana k*ymak ni kolay” dediği o sahneyle bu soruyu birleştiren hocamızdan öğrendik bu tarihi bilgiyi. Doğru cevap D. I. Nikolay. Eminiz, son kararımız. Peki, naif ve nahif kelimelerinin anlam farkını biliyor musunuz? İşte cevabı: 

Zeki Müren’den “Gözlerin Doğuyor Gecelerime” şarkısı eşliğinde öğrendik ki Sanat Güneşimiz nahif bir zattı, naif değil. Bir soru daha geliyor. Tamam bu son. Atatürk’ün katılmadığı kongreler hangileridir? Biz LABNE diye biliyoruz. İşte cevabı: 

Bunlara benzer sayısız içerik paylaştım oğlumla. Aynı evin içinde DM’den tartıştık, gülen surat emojiler paylaştık, koridorda buluştuk güldük, koltuklarda serilip videoda anlatılan asit-baz dengesini konuştuk (evet, o anlattı, ben anlıyormuş gibi yaptım), poligon sorusu üzerinden üretilen ve benim asla anlayamayacağım espriyi anlattı, güldük (yok canım, anlamadım tabi). Tavşan deliğinde oradan oraya koşan çocuğumun peşinden ayrılmadım. Tabi bu arada ben de YKS’ye hazırlanmış olabilirim. Seneye girsem mi acaba sınava? 

Instagram üzerinden yürüyen farklı bir sosyal-dershane var. Sadece YKS değil LGS’ye yönelik de benzer içerikler var. İnanılmaz yaratıcı, eğlenceli ve akılda kalıcı içeriklerden tutun da en zorlanılan soru tiplerine, konu özetlerine kadar sayısız içerik karşınıza çıkıyor.  Sadece Instagram mı? Elbette ki değil. TikTok’da da benzer içerikleri üreten ve paylaşanlar var. Bizim adayımız tavşan deliğinden Instagram’a düşünce ben de peşinden orada buldum kendimi. Hepsi bu. Galiba “bırak o telefonu elinden” yaptırımından daha kolay yönetilebilen bir tutum oldu bu bizim için. Denemekte fayda var.

*Dr. Öğretim Görevlisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi