Trump ve Bir Aşırı-sağ Popülizm “Kendin-Yap” Rehberi

Trump ve Bir Aşırı-sağ Popülizm “Kendin-Yap” Rehberi

28 Oca 2024

Sarp Karslıoğlu

Günümüz aşırı-sağ popülist iletişimi üzerine konuşmak için çıktığım bu yolculukta, yazı, bir çeşit “kendi kampanyanı kendin yap” rehberine dönüşünce yazıyı yazmayı epey bir ertelemiştim. Çünkü ya çok yüzeysel ya da çok akademik kalacaktı. Bu bekleme –tembellik– sürecinde, komiktir ki, biraz hafiflemiş popülizm gündeminde, aksine konuşulacak birçok şey gerçekleşti. Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, artan seçim kazanma ihtimaliyle sıkça konuşulur hale geldi. Almanya’da aşırı-sağ AfD’ye karşı tüm ülkede protestolar yapıldı. Bir başka günümüz makam sahibi aşırı-sağ popülist lider Giorgia Meloni, İtalya başbakanı, Türkiye’yi ziyarete geldi. Ana akım her platformda bu gelişmeler Türkiye’de bir haber ne kadar süre konuşulabiliyorsa o kadar konuşuldu. Çoğunlukla bir-iki gün sonra unutulan bu birkaç olay, bu sene de peşinizi bırakmayacak aşırı-sağ popülizmin habercisi.

Donald Trump’ın çağdaş siyaseti ve dolayısıyla dünyadaki aşırı-sağ popülizmi, söyledikleriyle nasıl şekillendirdiğini araştırırken “Trump” ve “iletişim” anahtar kelimelerini birlikte kullanıp arattım. Önüme çıkan sonuçlardan biri, Trump’ın ağzından çıkanları, onun söylediklerinden değil de çoğunlukla vücut dili üzerinden analiz eden düşük nitelikli bir konuşma atölyesi sayfası oldu. Postürü, enerjisi, kollarının hatta parmaklarının nerede olduğu, gözlerinin açıklığı, cümlelerinin kısa ve ayrıklığı, vurguları ayrıntılarıyla incelenirken, sadece en sonunda çok kısaca konuşmalarının içeriğinden bahsedilmiş. Tabii, sonu gelmeyen ve gittikçe artan sunum yapma kültürü –özellikle kurumsal– sonunda bir çeşit “iyi konuşmacı” endüstrisi yarattı. Çok akademik bir karşılığı olmasa da, bu kurumsallaştırılmış bakış açısıyla, bir-konuşmacı-olarak-Trump profilinin, günümüzde aşırı sağın elde ettiği başarıyla anlamlı bir tutarlılığı olduğunu düşünüyorum. Popülist iletişimde, siyasi adayın karakter özellikleri, en az konuşmasının içeriği kadar başarısı ile doğrudan bağlantılı. Belki de bu profil, estetiği ve içeriğiyle, günümüz ana akım aşırı sağının rehberini oluşturmuş olabilir.

Kendi aşırı-sağ popülist siyasi kampanyanızı yaratma rehberini ikiye ayırıyorum: İlk kısım popülist iletişimi anlamak, diğer kısım ise ideal bir örnek olarak Trump’ın kişiliğini anlamak. 

Popülizmi bir ideoloji olmaktan çok bir iletişim ve davranış çerçevesi/stili yaratıp siyaset ve kurumlarla bağlantımızı etkileyen bir yöntem olarak ele almak daha yararlı olabilir. Böyle bakıldığında, popülizm, halk içinde ideolojilerden bağımsız iki karşıt homojen grup yaratmaya meyilli, bir çeşit halk-elit hiyerarşisini kuran ve bu bağlamda halkın sesi olduğunu iddia eden siyasilerin doktrinine dönüşüyor. Bu siyasal iletişim tercihinde en önemli kısım halk-merkezci anti-elitizm. Çoğunluğa hitap etmeniz gerekiyor ve bu çoğunluğun “sıradan” halk olduğuna ve yanlış anlaşıldıklarına kalpten inanmanız. Bu insan topluluğu, herhangi ideolojiyi benimsemiş veya farklı görüşten olabilir, istekleri ve değerleri farklı olabilir. Önemli olan, bu farklılıkların içinden homojen bir grup yaratabilmek, onları ortak bir amaç –bu bağlamda bir düşman– için bir araya getirebilmek.

Bu ortak amaç, sistem karşıtlığı. Ulaşılamaz ve yozlaşmış, kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden güç sahibi yöneticilerin karşısında kendi halinde halk ve onların sesi, siz. Elbette, sizin temsil ettiğiniz grubun karşısındakiler de elit değiller aslında, sadece grubun dışında kalmışlar ve sonuçta onlar da size göre karşı durduğunuz her şeyin yanındalar çünkü –unutmayın– sadece iki seçenek var: Ya bizdensin ya da değil. Bu yarı-teori popülizm bilgilerini cebe attıktan sonra bunları nasıl dile getireceğiniz, yani kampanya iletişimi ve karakteriniz de önemli tabii.

Popülist olmayanlara kıyasla çağdaş popülistlerin retoriğinin daha saldırgan, kavgacı ve anksiyete temelli olduğunu söyleyebilirim. Bu çatışma üzerinden ilerleyen kampanyayı da taşımak için ana akımın dışında bir karakterle desteklemeniz gerekiyor. Çoğunlukla geleneksel demokrasiye bir tehdit olarak görülen popülistlerin norm bozucu anlatıları, sizi olumsuz duygularınız üzerinden tetikleyen dramatik bir gösteri gibidir. Bu gösteri, bir çeşit sistem karşıtlığı üzerinden kurulmuş olsa da bunun sonuçlarını da elbet sandıkta –yani sistemde– göreceksiniz. Artık içerikten ve popülist adayların ideolojik duruşlarından çok, kişiselleşmiş bir kampanya ile karşı karşıyayız.

Çizilen karakter, halkla kurulan duygusal bağ, diğer adaylardan farklılaşmanın püf noktası. İdeal ve atipik karakterimiz Trump’a geri dönüyorum. Onu bu kadar özel kılan, ortalama bir popülistten de sivrilen karakteri. Karakteri üzerine yapılmış araştırmalar bile var. Diğer popülistlerden daha dışa dönük, daha narsisist ve daha makyavelist. Ayrıca, araştırmada duygusal tutarlılık ve uzlaşmacılığı en az puan alan lider. Yarattığı bu kendine has lider tipi, kısa süreli kriz yönetimi/çözümü ve risk almasıyla öne çıkıyor. Geleneksel uluslararası arabuluculuk, diplomasi gibi herkesin burun kıvırdığı “sıkıcı” şeylere yeni cevapları var. Prosedürlere takılmadan, gerilmeden, kolayca ve hızlıca problemi çözen bir lideri kim sevmez ki?

2023 aşırı-sağ popülizmin yükseldiği bir yıl oldu ve siz de artık bu örüntünün devam ettiği bir 2024’e bu rehberle biraz daha hazırsınız.