28 Tem 2024
Esra Ercan Bilgiç*
Dijital dünyada ebeveynlik deyince artık Türkiye’de akla gelen ilk slogan cümlenin Dijital Medya ve Çocuk Platformu ile hayatımıza giren “Yasaklama, yönlendir!” olduğuna şahit oluyorum. Bu slogan pek çok farklı mecrada o kadar sık karşıma çıkmaya başladı ki, hikayesini anlatmanın zamanı geldi diye düşündüm.
Geçtiğimiz aylarda Rayka Kumru, abonelerine yönelik e-bülteni Nasıl Konuşurum? için yaptığımız röportajda bana şu soruyu sormuştu: “Yasaklama, yönlendir!, inanılmaz güçlendirici, aynı zamanda önleyici bir söylem gibi geliyor bana. Bu sloganın arkasında ne gibi bilimsel veriler var? Yasaklamak bir işe yarıyor mu?”
Evet bu sloganın arkasında, dijital dünyada ebeveynlerin rolünün ne olması gerektiğine yönelik yapılan pek çok bilimsel araştırmanın ulaştığı ortak sonuca dayalı bir yaklaşım var. Bu yaklaşım akademik literatürde önemli bir yere sahip olan “arabulucu ebeveynlik” kavramı ile somutlaşıyor. Arabulucu ebeveynliğin de çeşitleri var, aktif arabuluculuk, kısıtlayıcı arabuluculuk veya birlikte medya kullanımı gibi. “Yasaklama, yönlendir!” sloganı, “Dijital medya kullanımında çocuğu ne tamamen serbest bırakalım ne de teknoloji kullanımını tamamen yasaklayalım” demenin kısa yolu. Araştırmalar her iki durumda da çocuğun dijital dünyadaki potansiyel risklerden olumsuz etkilenme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Ortada bir yerde duralım, diyalog kuralım, çocuğun elinden tutalım ve ona parmak sallamayalım diyor bu slogan. Yani bağ kuralım, pozitif ebeveynlik yapalım, proaktif olalım. Bu cümle bana da çok anlamlı geliyor ve yıllar içinde çok sevildi, benimsendi. Bunun yerine “Eşlik etmek yasaklamaktan iyidir” de diyebilirdim belki veya “Dijital dünyada çocuğunu yalnız bırakma!” ama uzun ve özenli bir iletişim çalışmasının sonucunda, Türkçe’de derdimi en iyi bu sloganla anlatabileceğimi düşündüm.
2015-2016 akademik yılında Dijital Medya ve Çocuk platformunu kurarken amacım, güncel akademik literatür ve araştırma raporlarına dayanan yazılı ve görsel-işitsel içerikleri Türkiye’deki ebeveynlere sunmaktı. Dijital dünyada çocuk haklarını gözeten bu platform, önyargılardan beslenen, daha çok risk ve tehlikelere odaklanan ve ahlaki paniğin kaynağı olan bir toplumsal söylem yerine, kanıta dayalı evrensel akademik bilginin yayılması için çalışan bir referans kaynağı haline geldi. Hatta yıllar içinde Türk kamusal alanında dijital dünyada çocuk haklarını teşvik etmek, savunmak ve gerçekleştirmek için bir aktivizm aracına dönüştü. Dijital medya ve çocuk web sitesinin oluşturulması sürecinde yola çıkarken, benim ebeveyn olarak deneyimlerimin yanı sıra, başka ebeveynlerle yaptığım yüz yüze görüşmelerden elde ettiğim bulgular, hazırladığımız içeriklerle kamusal tartışmada bir söylem değişikliği hedeflememiz gerektiği görüşümü destekliyordu.
Dijital medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin kamuoyunda ciddi endişeler sık sık dile gelse de, Dijital Medya ve Çocuk platformu, çocukların dijital dünyaya kamusal bir alan olarak katılma, ifade özgürlüklerini kullanma ve potansiyel risklerden korunurken dijital ortamların beraberinde getirdiği fırsatlardan da yararlanma haklarını savunuyor. Sosyal medyada da yer alan platform, "Yasaklama, yönlendir!" sloganıyla, çocukları teknolojiden uzak tutmaya yönelik yaygın söyleme karşı çıkarak, çocukların uygun içerik ve kullanım şekillerini bulmalarına yardımcı olmak için ebeveyn gözetimi ve rehberliğinin önemini vurguluyor. Kurulduğu günden bu yana iki milyondan fazla ziyaret alan web sitesi, çocuk hakları temelli bir söylemi teşvik etmeye odaklanıyor.
Bugüne kadar web sitesinden en çok indirilen materyal, ebeveyn arabuluculuğunu ve ev içinde çocuklarla karşılıklı diyaloğu teşvik etmek amacıyla aileler için hazırladığım “Ekran Süresi Barış Anlaşması” metni oldu. UNICEF'in olumlu ebeveynlik yaklaşımıyla uyumlu olan bu metin, ebeveynleri çocuklar için gerektiğinde esnek sınırlar koymaya, çocuk kullanıcıların görüşlerini almaya ve günlük yaşamda dengeli, seçici ve güvenli medya tüketimine öncelik vermeye teşvik ediyor. Ülke genelinde ebeveynler ile ilk ve ortaokul öğretmenlerinden çok olumlu geri bildirimler alan platformun çalışmaları kapsamında İstanbul Bilgi Üniversitesi RGB stüdyolarında, meslektaşım Alper Özçakır’ın yapım ve yönetiminde farklı formatlarda 70'den fazla stüdyo programı hazırladık, ayrıca Spotify üzerinden erişilebilen 25 bölümlük bir podcast serisi ürettik. Bu programlarda eğitim, hukuk, psikoloji, siyaset bilimi, sosyoloji, siber güvenlik, fiziksel sağlık, oyun çalışmaları, reklamcılık gibi farklı uzmanlık alanlarından konuk konuşmacıların dijital medya ve çocuklarla ilgili görüşlerini alarak Türk kamuoyunu aydınlatmayı hedefledik. Uzmanların yanı sıra, zaman zaman sokak röportajları için ailelere de mikrofon uzattık ve ilgili konudaki deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşmalarını sağladık. Türkiye'de her yıl 23 Nisan'da kutlanan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocuklar stüdyo konuğu olarak davet edildiler, seslerini duyurdular. Yanı sıra, "Yasaklama, yönlendir!" sloganımıza destek veren önemli isimlerle de çalışma ayrıcalığına sahip olduk. Pandemi sürecinde, Türkiye'nin ünlü pop şarkıcısı Sıla, ülkenin en ünlü stand-up komedyenlerinden Cem Yılmaz, ünlü dizi oyuncusu Birce Akalay ve tanınmış televizyon sunucusu Tanem Sivar gibi önemli isimler, hazırladığımız videolarda gönüllü olarak yer aldılar. Pandemi döneminde sosyal medya üzerinden paylaşılan bu videolar, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin başlattığı bilgisayar desteği kampanyasına katkıda bulunmayı amaçlıyordu. Bununla birlikte, 2 Mart 2021'de BM Genel Yorum No. 25 kabul edildiğinde, Dijital Medya ve Çocuk Platformu, çocuk haklarının önemi hakkında Türk kamuoyunu bilgilendiren ilk aktör olmak için inisiyatif aldı.
Rayka Kumru’nun bu yazının başında bahsettiğim sorusuna dönersek, evet, “Yasaklama, Yönlendir!” sloganının arkasında çok araştırma, çok çalışma, çok üretme, çok emek, çok mesai var. Geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları’ndan çıkan Leonie Lutz ve Anika Osthoff’un Dijital Dünyada Çocuklara Destek ve Rehberlik isimli kitabın alt başlığında Dijital Medya ve Çocuk platformunun orijinal sloganı olan “#yasaklamayönlendir”in birebir (ve izinsiz) kullanıldığını görünce bu hikayeyi daha geniş bir kitleye anlatmak gerektiğini düşündüm. Sloganımızın bu şekilde kullanılmış olmasına iyi tarafından bakmak da bir yaklaşım, demek ki çok beğenilmiş, benimsenmiş.
*Doktor Öğretim Üyesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi