31 Eki 2024
Burak Sakar*
Sevdiğimiz filmleri büyük salonlarda, tanımadığımız ama aynı heyecanı paylaştığımız yüzlerce kişiyle birlikte izlemeyi hepimiz seviyoruz. Bu salonlarda bazen kahkahalara boğuluyor, bazen gözyaşlarımızı sel ediyor, bazen de korkudan sarsılıyoruz. Ancak yaklaşık üç yıldır sinema salonlarında bu duygunun yerini endişe almış durumda. Enflasyon ve döviz kurunun yüksekliği yapımcıları film yapmaktan, yerli film eksikliği ise kemik seyirciyi sinema salonlarından uzaklaştırıyor. Hasılat gelirinin maliyeti karşılayamaması yüzünden nitelikli yerli film yapılmaması, nitelikli yerli film olmadığı için hasılat gelirinin artmaması ise üç yıldır sinema endüstrisinin en büyük çıkmazı konumunda.
Takvim yapraklarını 2019 yılının başına sardığımızda, önceki yılı 51,6 milyon gibi rekor sayılabilecek seyirci sayısıyla tamamlayan bir endüstri büyüklüğünden bahsediyorduk. 2018 yılında vizyona giren üç film 4 milyon, toplamda on dört film ise 1 milyon seyirci baremini aşmıştı. 2019 yılının başında vizyona giren Organize İşler: Sazan Sarmalı filminin üçüncü haftasında Netflix’te yayınlanmasıyla bu düzen tamamıyla değişecek, peşi sıra ‘theatrical window’u [1] aktifleştiren yeni sinema yasası yürürlüğe girecek sonrasında da pandemi etkisi hayatımızı esir alacaktı. Pandemi sonrasında sinema salonlarına nefes aldıran Bergen (5,4 milyon seyirci), Kesişme - İyi Ki Varsın Eren (2,3 milyon) gibi tek tük filmler gelecek ancak bunlar da sezonda bir ya da iki örneğin ötesine geçmeyecekti.
2024 yılının sonuna gelirken Şubat ayından bu yana geçtiğimiz dokuz ayda yalnızca bir yerli film (Siccin 7) 400 bin seyirci sınırını aştı. Sömestr tatilinin etkisiyle Ocak ayında ise Lohusa (2,1 milyon) ve Kolpaçino 4 4'lük (2,1 milyon); ayrıca geçtiğimiz yıl vizyona giren Rafadan Tayfa 4 (2,8 milyon) sinemaları rahatlatıcı bir performansa imza atmıştı. Ancak önceki yıllarda yerli filmler için vazgeçilmez takvimlerden olan Şubat, Mart ve sezonun başlangıcı Eylül, Ekim takvimi tamamıyla boş geçildi. Sinema bilet fiyatının ortalaması 200 lirayı bulurken yerli filmlerdeki niteliksel kayıp seyirciyi sinemadan uzaklaştırdı.
Sinema salonlarındaki seyirci düşüşünü yerli filmler üzerinden değerlendirirken yerli film üretimindeki düşüşte “niceliksel” değil “niteliksel” bir kayıp olduğunun altını çizmek gerekiyor. 2024 yılının ilk on ayında 168'i yeni olmak üzere toplamda 208 yerli film sinemalarda gösterildi. Önceki yıllarda ne yeni yerli film sayısında 150 ne de toplam film sayısında 200 sınırı aşılabilmişti. Çoğunluğunu vasat komedi ve korku filmlerinin oluşturduğu bu 168 yeni filmden yalnızca 21’i (%12) 100 bin seyirci sınırını aştı. Daha kötüsü, vizyona yeni giren yerli filmlerden 109’u (%65’i!) 10 bin seyirci sınırının dahi altında kaldı. Bunların 8’i önceliği ticari amaç olmayan (belgesel, arthouse vs.) filmler, geri kalan 101 film ise ticari amaçla yapılmış ancak 10 bin seyirciye dahi ulaşamamış!
Tüm bunların sonucunda, sinema salonları halen kendilerine nefes aldıracak o filmleri beklemeyi sürdürüyor. Geçtiğimiz hafta vizyona giren İllegal Hayatlar 2 ve 0000 Kilometre’nin yanı sıra önümüzdeki aylarda sırasıyla Çakallarla Dans 7, Rafadan Tayfa 5, Kardeş Takımı 2, Karantina ve Kutsal Damacana 5 sinemalara özlediği o seyirciyi getirmeye çalışacak. Bunlardan kaçının başarılı olacağı ise belki de Türkiye’deki sinema salonlarının kaderini belirleyecek.
[1] Bir filmin vizyona girdikten sonra herhangi bir platformda (televizyon veya SVOD) yayınlanması arasında geçen süre. 2019 yılında çıkan yasayla birlikte bu süre SVOD platformları için 5 ay, televizyon kanalları için 6 ay olarak belirlendi.
*Burak Sakar, Veri Analisti, Yazar